Blog / Şehir Fikri Üzerine #1
Şehir Fikri (Notion of a City), Onagöre tarafından 2022’de yayımlanacak ilk fotoğraf kitabımın adı. Kitap yayımlanana kadar sürecek bu blog serisinde hikayenin ortaya çıkışı ve kitabı okuma yaklaşımları üzerine birtakım paragraflar kaydedeceğim.
Fikri özetleyecek bir cümleye ihtiyacım vardı ve şöyle yazmıştım: Bir şehir hayal ettik. Bu [şimdiki hali], hayal ettiğimiz şehir mi, yoksa sadece onun bir fikri mi? Fikir ile bir zaman geçirdikten sonra, bu cümlenin devamı proje açıklaması haline geldi — orijinalini alıntılıyorum.
We have imagined a city, built it. Is this it though, or just an idea of it? We walked these streets, learned our way back home; it was easy to get lost but we knew that wall with the graffiti on it, we turned left and then right (many times), and it was there.
Stripped off all the clues that tell someone where a place might be, the book portrays a city with no one and no language in it. There are, however, some signs of life: foliage and of course, construction sites. Some other questions you will ask yourself: Where is this? What city is this? Is this even a city?
An attentive eye roams an untamed space; familiar scenes and objects with no context, they all come together to trick you, make you forget the way back home. It’s İstanbul, as a notion of a city that lives in our minds. That’s about it.
Altı yıldır fotoğrafla İstanbul’u irdeliyorum. Oldukça kısa bir süre, ama şimdiye kadar on üç tane irili ufaklı hikaye yaptım — en kısası bir yıl, en uzunu altı yıl sürdü; üç tanesi halen devam ediyor. Şehir Fikri, bu hikayelerin on ikincisi.
Notlarımdan bir alıntı: Fikri işlememi sağlayacak metod da şuydu: Arşivimi çok seçici bir eleğe dökecek, belirlediğim değişkenlere uğrayan her görsel dosyasını eleyecektim. Burada bahsettiğim filtre, fikrin ta kendisi. İki binin üzerinde beş yıldızlı fotoğrafıma baktım, hepsini eleğin üstüne bıraktım ve geriye 118 fotoğraf kaldı. Bunları alıp yayımcıma götürüp getirdikten sonra tam 62 fotoğrafla baş başaydım artık.
Dünyanın en korkutucu filtrelerinden biri: Ortaya çıkacak toplamın, hayalini kurduğum hikayeyi anlatıp anlatamayacağını bilmiyordum. “En güçlü” fotoğraflarımı az çok tanıyorum, bunların hiçbiri elekten geçememişti. Panik. Ama terk edilemeyecek kadar sağlam bir fikirdi aklımdaki ve o altmış iki fotoğrafı damıtıp bir kitap haline getirecektik, bu kesindi.
Türkçesini de yazmak gerekirse: Kitapta hiçbir canlı (bitkiler hariç) ve dil yok (desen hariç). Geçenlerde tanıştığım biri beni hazırlıksız yakalayan bir soruyla çıkagelmişti: “Ne var peki?” Bir sonraki yazıda olan şeylere ve ilhamlara değineceğim.